28 Nisan 2010 Çarşamba

Ölmeden önce okunması gereken kitaplar...



Notos Öykü dergisinin hazırladığı “Ölmeden önce okumanız gereken 40 kitap” listesi 74 yazardan 10′ar kitap belirlemeleri istenmiş ve seçilen kitaplardan en çok oy alan 40 tanesi listeye koyulmuş.

1- Don Quijote, M. de Cervantes Saavedra (1605)
2- Suc ve Ceza, Fyodor Dostoyevski (1866)
3- Memleketimden Insan Manzaralari, Nâzim Hikmet
(1966-1967)
4- Alemdagda Var Bir Yilan, Sait Faik Abasiyanik
(1954)
5- Tutunamayanlar, Oguz Atay (1971)
6- Hamlet, William Shakespeare (1600 dolaylarinda)
7- Yuzyillik Yalnizlik, Gabriel García Márquez (1967)
8- Huzur, Ahmet Hamdi Tanpinar (1949)
9- Anna Karenina, Lev Tolstoy (1873-1877)
10- Karamazov Kardesler, Fyodor Dostoyevski (1880)
11- Kara Kitap, Orhan Pamuk (1990)
12- Ilyada, Homeros (MO 9.-7. yuzyil)
13- Odyssia, Homeros (MO 9.-7. yuzyil)
14- Savas ve Baris, Lev Tolstoy (1865-1869)
15- Ilahi Komedya, Dante Alighieri (1307-1321)
16- Binbir Gece Masallari (8.-9. yuzyil)
17- Madame Bovary, Gustave Flaubert (1856)
18- Donusum, Franz Kafka (1915)
19- Ecinniler, Fyodor Dostoyevski (1872)
20- Butun Oykuleri, Anton Cehov (d.o. 1860-1904)
21- Kucuk Prens, Antoine de Saint-Exupery (1943)
22- Ince Memed, Yasar Kemal (1955)
23- Denemeler, Michel de Montaigne (1572-1588)
24- Ulysses, James Joyce (1922)
25- Yunus Emre Divani (d.o. 1238?-1320?)
26- Mesnevi, Mevlana Celaleddin Rumi (1278, en eski nushasi)
27- Dava, Franz Kafka (1913)
28- Budala, Dostoyevski (1868)
29- Mrs. Dalloway, Virginia Woolf (1925)
30- Son Siirleri, Nâzim Hikmet (1970)
31- Macbeth, William Shakespeare (1606)
32- Kizil ile Kara, Stendhal (1830)
33- Malte Laurids Brigge’nin Notlari, Rainer Maria Rilke (1910)
34- Kayip Zamanin Izinde, Marcel Proust (1917-1925)
35- Ses ve Ofke, William Faulkner (1929)
36- Gonulcelen, J.D. Salinger (1951)
37- Seyh Bedrettin Destani, Nâzim Hikmet (1936)
38- Bir Dugun Gecesi, Adalet Agaoglu (1979)
39- Evliya Celebi Seyahatnamesi (1898-1938)
40- Kotuluk Cicekleri, Charles Baudelaire (1857)

31 Mart 2010 Çarşamba

'BEN HAYATI SEÇMEMEYİ SEÇİYORUM'

''Hayat sıkıcı ve anlamsız. Büyük umutlarla başlıyoruz, sonra çuvallıyoruz. Hepimiz bir gün büyük sorulara cevap bulamadan öleceğimizi keşfederiz. Hayatımızın gerçeğini farklı biçimlerde yorumlayacak dolambaçlı düşünceler geliştiririz, bedenimizle büyük şeylere, gerçek şeylere dair kayda değer bir bilgiye uzanmaksızın. Aslında, kısa ve hayal kırıklıklarıyla dolu bir hayat yaşar, sonra da ölürüz. Kendimizi her şeyin tamamen anlamdan yoksun olmadığına inandırmak için hayatlarımızı bokla doldururuz; kariyerle, ilişkiyle falan...

… Bizi seç. Hayatı seç… Çamaşır makinesi seç, araba seç, bir kanepeye oturup ağzına berbat şeyler tıkıştırarak beyin uyuşturucu ve ruh çökertici aptal televizyon programları seyretmeyi seç. Bir huzur evinde üzerine sıçıp işeyerek çürümeyi, bencil ve kafayı yemiş çocukların için bir utanç kaynağı olmayı seç. Hayatı seç.

İyi de, ben hayatı seçmemeyi seçiyorum.''


Irvine Welsh "Trainspotting"

2 Mart 2010 Salı

kaya sanat



Fethiye de SanatKampı..2008

Sanatkampı

15 Şubat 2010 Pazartesi

sesiz cığlık..?

bugun hayattan boğuldugum yoruldugum o ucurumun kenarında yürüdügüm günlerden biri bugun.. uzun zamandır yapmadıgım birşeyi tekrar yapıyorum bugun salacak sahilinde bir bankta oturmuş denizi dinliyorum...

bana hayatın çığlıklarını anlatıyor, dinliyorum sesizce,

ne kadar oldu buraya geleli bilmiyorum ama denizin sesi huzur dolu,
ne zaman, ne insanlar, ne de başka birşeyi sonsuz bir huzur hakim..

bu huzuru yavru martının kulak yırtan cığlıkları..bozuyor sadece ara ara..

bütün sıkıntılarımı içine hapsetigim kafesten cıkartıp salı veriyorum ucsuz bucaksız gök yüzüne

kalsam burda bu an hiç bitmese keşke.. yaşamak ne kadar zor.. imkansızı kovalamak hayatı yaşamak..

3 Eylül 2009 Perşembe

1995.. rüyamı gercekmiii !...


hep rüyalarımda gördügüm o ulu cınar ağacının altında uzanmışım yaprakların arasından gökyüzüne bakıyorum.. sanırım buda düş.. diye hayıflanıyorum bir anlığına..ama o tenimi okşayan rüzgar yok düş olamayaçak kadar gercek nedense hiç kalkasım yok toprak kokusu rüzgarın sesi .. yıldızlar o kadar çokki..bu nasıl olabilir en son hatırladıgım şey biri bana sesleniyordu tanıdık bir ses içim rahatlatan bir ses işte yeniden o ses yine kulaklarımda ama neden bu kadar hüzünlü arada hıçkırıklar.. ağlıyormu yoksa evet ağlıyor ama neden acaba bi kalka bisem o kadar tanıdıkki sesi içimde öyle güzel bi huzur doluyorki sesini duyunca ama hıçkırıklarıysa bir o kadar dağlıyor içimi seslenmek istiyorum burdayım ne olur ağlama demek istiyorum ama boğazım dügümlenmiş sanki sesim cıkmıyor sanki felç olmuş gibiyim bu mümkünmü az önce binlerce yaprakla dolu olan o ulu cınar ağacının yaprakları sararmış ve dökülüyor gökyüzünü binlerce sarı yaprak kaplıyor ne kadar güzel bi manzara diyorum hep sevmişdir son baharı o mat renkleri sarı turuncu kırmızının envai ceşitliligini bir an irkiliyorum ben nerdeyim.. neden kıpırdayamıyorum.. bu ağaç.. yapraklar.. bu sesonca soruya ragmen anlamsız bir huzur var içimde nedense paniklemek yada korku hissetmiyorum.. ayak ucuma diz cöktü siyahlar içinde biri o ses evet ses cok derinden geliyor karşımda duruyor ama sanki cok uzaktan konuşuyor bi sorabilsem senkimsin neden yardım etmiyorsun bana...beynimi tırmalayan o soru bu ses neden bu kadar tanıdık geliyor bana neden..!irkiliorum.. hayır olamaz.. o sensin...

5 Temmuz 2009 Pazar

Hayel mi Gerçekmi ? bir ana dünyaları sığdırmak..



Dün uzun ama bir o kadar kısa bir yolçuluk yaptım gecmişle gelecek arasında...
Nerde olduğumu, Nereden geldiğimi ve Nereye gitiğimin hesabını sordum kendime..!
Uzun zamandır yapmadığım, yapamadığım bir yanılsamalar sinsilesi fikir telaakkisi..!
Bulunduğum andan kopup geçmişe ile gelecege arasında gidip geldigim belkide huzur ve huzursuzluğu ne kadar cok hisedersem o kadar yaşadığımı fark etiğimi hatırlatan bir an

Evet bir andı muhtemeldirki bir kaç saniye o kadar kısa bir sürede geçmişin hataları, başarıları ve hüzünleri gözümün önünden akıp gidiyor ve aralara gelecekte neler olabileceği bir senaryo veya bir filim gibi gözümün önünden akıp geciyor yok yok bu şekilde olmamalı deyip yeni bir hikaye yeni bir yaşam cizdigim bir an...

Hayal perestlik belkide!
Belki yaptıgım en büyük hata bu kim bilir..

benim için bir yaşamın içiinde bin yaşam yaşamak hayel kurmak..
hayal kurmaktan vazgectigimde yaşamaktan vazgectigimi anladım......
uzunca bir süredir hayallerden uzak yaşıyordum..
yaşama gücümü o bir kaç saniyede yaşanan mutluluklardan hüzünlerden aldıgımı unutmuşum..
hayata küsmüş kendime küsmüş..
hayat denilen bir yaşam evet peki ama hayatın içinde yaşanan binlerce yaşam !

hayelleri olmayan insanlar kitaplarda başkalarının hayellerini yaşar o hayellerde yeşeren yaşamlara kapılıp farklı diyarlara giderler hiç bir zaman olamaycakları karekterlere bürünür o yaşamları yaşarlar kimi zaman bir korsan olurlar kimizan bir astronot kimi zaman küçük bir coban ..

Oysahayeller dile gelse kalemin hafif dokunuşları ile kağıda dükülse binlerce kitap olur her biri birbirinden tutkulu acınaklı yaşamdolu...
hiç sonu olmayan onca hikaye onca yaşam..

26 Ekim 2008 Pazar

burası neresi ben kimim..

Yaşıyorum..

Evet bu kelime çok ağır geliyor bana..

Ben kimim ?

Yaşam nedir ?

Düşünce nedir?

Öncelik sırası varmıdır...!

Kim at gözlügü takmış ?

Doğru Nedir ? 1

Yanlış Nedir ? 0

Kaç Renk Vardır!

Hayalcilik Suçmudur?

Hayalle gerçek arasındaki farkı kim belirliyor ?

İyi insan varmıdır?

Kötü İnsan varmıdır?

Sevmek hormanel bir bozuklukmudur.?

Nefret !

Özlem !

Duygular gerçekmi ?

Sen kimsin ?

Onu tanımam gerekirmi ?

Bugun ne yaptım ?

Yemek yemeden yaşayabilirmiyim ?

Yumurtamı tavuktan Tavukmu yumurtadan çıkar.?

Neden birileri birşeyler ögretmeye çabalar?

Milliyet nedir?

Neden insanlar birbirlerinden bu kadar farklı ?

Fark nedir.?

Kuzular neden sürü halinde dolaşır?

Neden aramalımıyız?

akvaryummu büyük dünyamı ?

her sorunun cevabı varmıdır?

özgürlük nedir?

bekaret nedir?

insan nedir?